Değerli kardeşimiz,

Öncelikle İslami ahlakınız için sizi yürekten tebrik ederiz. Bu durumda yaşadığınız hisler, vicdan hassasiyetinizin bir yansımasıdır.

Sorun ettiğiniz konularda doğru davranışı yerine getirmenin ötesinde, bunu nasıl değerlendireceğinize dair iki farklı bakış açısı oluşmuş. Her iki düşünce de İslami açıdan anlamlıdır, ancak konuyu daha derinlemesine ele almak faydalı olabilir:

1. Sevabın Küçük İşlerde Aranması

İslam, küçük iyilikleri ve doğrulukları dahi önemser. Ayetlerde küçük büyük ne varsa hesaba gireceği, zerre miktar iyiliğin ve kötülüğün karşılığının görüleceği, hadislerde de bir dikenli dalı yoldan kaldırmak ya da bir hayvana su vermek gibi basit görünen fiillerden sevap kazanılabileceği anlatılır. Çünkü İslam, niyetin saflığını ve kulun Allah’a yakınlaşma arzusunu en küçük amellerde dahi göz önünde bulundurur.

Dolayısıyla, seyahat kartına yeterli bakiyeyi ödemek gibi ufak bir meselede bile vicdan hassasiyetiyle hareket etmek sevap kazanma vesilesidir.

2. Doğru Olanı Yapmanın Sorumluluğu

Diğer taraftan, “Zaten bunu yapmak zorundaydın” düşüncesi de İslam’ın sorumluluk bilincini vurgular. Müslüman, hakka riayet etmeyi, doğru olanı yapmayı temel bir görev olarak kabul eder.

Bu durumda, “Ben bunu yapmaya mecburdum” diyerek hareket etmek, görev bilincinin bir göstergesidir. Yani İslam’da, farz ya da vacip olan bir şeyi yapmak, elbette sevap kazanma gayesiyle değil, Allah’ın rızasını kazanma amacıyla yapılır. Ama olumlu veya olumsuz yapılan her şeyin mutlaka bir karşılığı vardır.

Sonuç olarak, her iki düşünce de geçerli bir perspektif sunar:

Bir yandan bu davranışınızla ecir umabilir, diğer yandan da hakkaniyete uygun davranma sorumluluğunu yerine getirmenin huzurunu yaşayabilirsiniz.

Müslüman olarak, sadece büyük ibadetlerde değil, en küçük iyiliklerde bile sevap ummak; İslam’ın güzelliğini ve merhametini hayatın tüm alanlarına taşıma arzunuzun bir göstergesidir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet