Değerli kardeşimiz,

Allah’ın iki türlü kanunu vardır. Birisi, kudretinin tecellisi olan bu dünyadaki kanunlardır. Bunlara “Sünnetullah” denir. Bunlar “tabiat kanunları” olarak da adlandırılır. Bilimlerin konusu, kâinattaki bu varlıklar veya onların davranışlarıdır. 

İkincisi, kelam sıfatından gelen “Kur’an-ı Kerim”dir. Aslında Kur’an, kâinat kitabının bir bakıma tefsir ve izahıdır.

Olaya böyle nazar ettiğimiz zaman, her iki kitabın da Allah’ın eseri olduğunu anlıyoruz. Dolayısıyla bilimlerin ortaya koyduğu hususlar Kur’an’ın bildirdiklerine ters değildir. Terslik, bir takım teori ve felsefi düşüncelerdedir.

Kâinattaki varlıkların yaratılış silsilesine baktığımız zaman, her canlının rızkının kendisinden önce yaratıldığını görüyoruz. Misafire göre sofra hazırlandığı gibi, dünya misafirhanesine gönderilecek olan varlıkların önce sofraları hazırlanıyor, sonra gönderiliyor. Mesela, yeryüzünde hiç ot yok iken koyun yaratılsa neyle hayatı devam edecek?

Yeryüzü halifesi olarak adlandırılan insanın, ihtiyaç duyacağı bütün varlıklar yaratıldıktan sonra bu dünya misafirhanesine gönderilmesi Sünnetullaha uygun olandır.

İlk insan ve aynı zamanda ilk peygamber Hz. Âdem (as)’dir. Kendisi çiftçilik yapmıştır.

Kur’an’da Hz. Âdem’in oğulları Habil ve Kabil’den bahsedilir. Habil’in çobanlık, Kabil’in çiftçilik yaptığını anlıyoruz. Bunlar Allah’a kurban sunmuştur. Bu kurban muhtemelen koyun veya keçidir. Kabil çiftçidir. Çiftçilik öküzle yapılır. Tabii inek de olacaktır. Muhtemeldir ki, tavuk ve benzeri hayvanlar da insanların emrine verilmiş olmalıdır.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet