Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, bir harf katipsiz olmaz, olamaz, bir harfi kafa gözüyle gören bir kimsenin, onu yazan katibini gönül gözüyle görmesi aklın, vicdanın ve insafın gereğidir. Bir harf bile katipsiz olamazsa, koca kitabın katibinin olmaması mümkün değildir.

Aynen bunun gibi, her bir insan da evren kitabında bir harftir, ama öyle bir harf ki, bedeninde trilyonlarca hücre olduğu gibi, içinde bulunduğu evren kitabının da biz özeti var.

Şu hâlde kafa gözüyle bunu gördüğümüz hâlde, gönül gözüyle bunu yapan yaratıcıyı inkâr etmek mümkün mü?

Demek ki, sizin ifadeniz ile “Tanrıya inanmak”, aklın, vicdanın ve insafın gereğidir. 

Ayrıca, inanmanın şartı görmek değildir. İnsan mevcut varlığın büyük bir kısmını görememektedir. Mevcut doğanın yüzde 90’ı bizim algımızın konusu olmamasına rağmen onların varlığına inanırız.

Görmediğimiz şeyin varlığından akıl sayesinde emin oluruz. Akıl bütün bu var olanların bir varlık sebebi olması gerektiğini söyler. İnsan doğanın en üst varlığı olmasına rağmen yaratmada bir hiçtir; hiçbir şeyi yaratamaz. En üstün varlık olarak insan, bu var olanların sebebi olamıyorsa, varlığı açıklamak için N gibi bir sebebe ihtiyacımız vardır; o da kesinlikle bize ve diğer varlıklara benzemeyen bir varlık olmalıdır.

Kısaca sebepler zincirinin sona erdiği yerdeki N Tanrının kendisidir.

Görünen bir şey doğal varlık hâline gelmiş olur, zaman ve mekâna tabi bir varlık bizim gibi sonlu ve sınırlı olur.

Tanrının görünmez olması onun varlığının zorunlu olmasından dolayıdır.

Bir şey görünüp algılanıyorsa, o Tanrı olma özelliğini kaybetmiş demektir.

İlave bilgi için tıklayınız:

– DNA’da Tanrı’yı görmek mümkün mü?

– Niçin inanmalı? İnanmak neye yarar?

– Neden tanrıya inanamıyorum?

– Allah neden bize kanıt göstermiyor?

– İnsanlar Allah’a inanmak zorunda mıdır?

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet