Değerli kardeşimiz,

Bunun en büyük delili “Ben”in karşısında var olan başta diğer insanlar olmak üzere bütün varlıklardır. Başka delil aramaya lüzum yoktur.

Solipsizm, köken olarak Latince “solus” ve “ipse” kelimelerinin birleşiminden türemekle, “solus”tek, “ipse” ise ben anlamına gelmektedir. Türkçede ise “tekbencilik” olarak kullanılmıştır.

Solipsistlere göre, var olan her şey zihnimize aittir ve zihnimiz dışındaki hiçbir şeyin varlığından ve dolayısıyla bilgisinden bahsedemeyiz.

Bu iddiaya göre, eğer bizim zihnimiz dışında hiçbir şeyin bilgisinden veya varlığından bahsedemiyorsak o hâlde dünyada ortaya konmuş her şeyin benim zihnim tarafından ortaya konulmuş olması gerekmektedir. Örneğin ellerimiz, ayaklarımız, yediğimiz yemekler içtiğimiz sular, konuşmamızı sağlayan dil…

Şayet bu varlıkların nesnel varlığından bahsedebiliyorsak nasıl oluyor da bunların hepsi ben tarafından değil de var olmadığını düşündüğüm başka bir zihin tarafından ortaya konulabiliyor?

Diğer taraftan, var olmadığını kabul ettiğimiz veya benim zihnim sayesinde varlığını sürdüren başka bir zihne, “tekbenciliğin” var olduğunu kabul ettirmek için uğraşılmasıdır.

Madem sadece karşımızdakiler biz algıladığımız sürece var iseler o zaman niye onlara var olmadıklarını anlatmak için çalışıyorum?

Demek ki, solipsist bir kişinin solipsizmin argümanlarını başkalarına kabul ettirmesi ve onları ikna etmeye çalışması saçmadır ve mantığın çelişmezlik ilkesine ters düşmektedir.

Bir benin başka bir bene var olmadığını anlatmaya çalışması solipsizmin problemli noktasını açık şekilde göstermektedir. Çünkü ben de iletişime geçtiğimiz kişi de yalnızca kendisinin var olduğunu iddia edecektir. Bu da içinden çıkılmaz, kısır bir tartışmaya dönüşür.(1)

İlave bilgi için tıklayınız:

– Solipsizm nedir?

– Solipsizm ile Skeptisizm arasındaki fark nedir?

1) bk. Alper Bilgehan Yardımcı, “Metafizik ve Epistemolojik Solipsizm Üzerine Eleştirel Bir İnceleme,” Mavi Atlas, 4/2015: 190-200.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet