Değerli kardeşimiz,

Sebeplere sarılmak ve dua etmek bizim işimiz,bizim için hayırlısını vermek de Rabbimizin hikmetine göredir. Hayırlısının ne olduğunu biz bilmiyoruz ki onu mutlaka olmasını isteyelim.

Maddi ve manevi üzerimize düşen her şeyi yaptıktan sonra, her netice için hayırlısı buymuş diyeceğiz ve çalışmalarımıza ve hayatımıza aynen devam edeceğiz.

Çünkü Bakara suresi 216. ayette mealen buyurulmuş:

“…Olur ki, bir şeyden hoşlanmazsınız ama, o sizin için hayırlıdır. Ve olur ki bir şeyi (de) seversiniz, hâlbuki o sizin için bir şerdir.”

Belki kızınız imtihanı kazanmayarak çok büyük tehlikelerden kurtuldu, belki çok kötü bir arkadaşı onu istenmeyen yollara sokacaktı, belki tanımaması gereken kişiler ile tanışacaktı, belki sizin hiç tasvip etmeyeceğiniz işler yapacaktı, gibi…

Sebeplere sarılıp dua ettikten sonra Müslüman’a düşen görev, tevekkül edip Allah’ın takdirine tam bir teslimiyetle rıza göstermektir.

Böyle inanır ve düşünürseniz –ki doğrusu da budur- vesveselerden kurtulur, kızınıza da güzel bir yol göstermiş olursunuz.

Son olarak tekrar hatırlayalım ki, neticeye razı olduktan sonra, yeni bir ümit, azim ve gayretle çalışmaya devam etmek gerekir.

Demek ki dört hususa sırasıyla dikkat etmeli ve her konuda buna özen göstermeliyiz

1. Maddi ve manevi sebeplere uymakla sabır kanuna uymalıyız.
2. Bundan sonra sonucu Allah’tan beklemekle tevekkül esasına riayet etmeliyiz.
3. Tevekkülden sonra sonuca razı olup kanaat etmeliyiz.
4. Yeni himmet, ümit ve gayret ile tekrar maddi ve manevi bütün sebeplere uymaya devam etmeliyiz.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet