Değerli kardeşimiz,

İslam’ı, hakkı, hakikati elinden geldiği şekilde tebliğ, her müminin üzerine farzdır ve bu en mühim cihatlardan da biridir.

Ancak şunu unutmayacağız ki bizim vazifemiz sadece güzel bir şekilde tebliğ etmektir, hidayet ise kişinin kalbî durumuna göre Allah’tandır. Onun işine elbette karışamayız.

Rabbimiz de bunun için peygamberleri ve müminleri bu konuda sadece tebliğ ile muvazzaf kılmış.

Bu tebliğimiz esnasında bazen ters cevaplar, hatta hakaretler dahi duyabiliriz. Bu durumda ne mi yapacağız? Elbette Hz. Peygamber (asm) Efendimiz ne yapmışsa onu yapacağız, sabırlı olacağız, tahriklere kapılmayacağız, tebliğ vazifemizi yapıp, iyi niyet temennileriyle oradan ayrılacağız.

Amacımız benlik kavgası değil, başta kendimiz, ailemiz ve yakın çevremiz olmak üzere insanların ebedi hayatını kurtarmaya vesile olmak. Sen-ben kavgasına girersek bu hem bize hem de diğer insanlara zarar verir.

Bizi dinleyen kişi veya kişiler o esnada maddi bir talepte bulunursa ve bunda samimi olduklarını hissedersek varsa imkânımız bizzat destek olabiliriz. İmkânımız yoksa ve şartlar uygun değilse, yardım edecek kişi veya kurumlardan destek talep edebiliriz.

Tebliğ esnasında günümüz müminlerinin çektikleri sıkıntıların katbekat fazlasını peygamberler çekmiş, ama yılmamışlar. Hiç de edeplerini bozmadan büyük bir sabır ile ve elbette Allah’tan yardım isteyerek vazifelerine devam etmişler.

İşte bizim de aynen bu yolu takip etmemiz gerekiyor, Kur’an da bizden bunu istiyor zaten.

İlave bilgi için tıklayınız:

– Tebliğ metodu nasıl olmalıdır?

– Gayri müslimlere İslam’ı nasıl tebliğ etmeliyiz, tebliğ metodu nasıl …

– Peygamberimizin tebliğ ve nasihat metodu nasıldı?

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet