Değerli kardeşimiz,

– Herhangi bir konuyu değerlendirirken, işin iki boyutunu düşünmek zorundayız:

Biri, konunun İslam hukuku şartlarına uygun olup olmadığıdır.

Diğeri ise, takva açısından uygun olup olmadığına bakacağız.

Prensip olarak, fetvalarda -takva değil-, formel hukukun normları esas alınır. İslam literatüründe birincisine “kadaen”, ikincisine “diyaneten” verilen hüküm denir.

Meşhur “Biz zahire göre hükmederiz, işin gizli tarafını Allah’a havale ederiz.” düsturu gereğince, biz de konunun caiz olup olmadığına bakar, ona göre bir karara varırız.

Meselenin bu nirengi noktalarını belirtikten sonra soruya şöyle cevap verebiliriz:

– Müstakbel eşlerden birinin diğer tarafın servetini düşünerek evlenmesinde İslam hukuku açısından bir sakınca teşkil etmez. Çünkü, böyle bir niyet, nikahın sıhhat şartları arasında yoktur.

– Şüphesiz, karşılıklı sevgi ve saygı esaslarına dayalı bir velilik çok daha saygıdeğerdir, çok daha ciddi ve samimidir.

– “Bir kadın, şu dört şey için nikahlanır;  ya malı için, ya soyluluğu için veya güzelliği için yahut da dindarlığı için alınır. Siz dindar olanını alın, eliniz dert görmez.”(Müslim, Nikah, h. no: 53)

manasındaki sahih hadisten anlaşılıyor ki, bir kadınla parası için evlenmek caizdir. Ancak dindarlık unsurunu esas almak takvaya en uygun olanıdır.

– Şunu da unutmayalım ki, bazen “sevgi-aşk” kisvesine bürünmüş heva ve hevesler sebebiyle yapılan evliliklerin kötü sonuçlanması, bunun tersine sırf para için yapılan evliliklerin zaman içinde karşılıklı saygı ve sevgi potansiyeline sahiplenmesiyle güzel bir rotada devam etmesi, nadir olaylardan değildir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet