Değerli kardeşimiz,

Ayetler ve hadisler arasında çelişki olmaz, görünüşte fark varmış gibi olan durumlarda ise, farklı açılara ve yönlere dikkat çekilmiştir.

Hadis-i şerifte bir kişiye verilen cevapta üç defa “Öfkelenme!” denilmesi, ilgili kişinin öfkesine göre hareket etmemesi istenmiştir. Nitekim başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:

“Asıl pehlivan güreşte rakibini yenen değil, kızdığı zaman öfkesine hâkim olan kimsedir.”(Buhârî, Edeb, 76, 102)

Ancak şahsî meselelerde öfkeyi yenmek Allah’ın emri olup beğenilen ve övülen bir davranış olmakla birlikte kamuyu ilgilendiren meselelerde toplum düzeninin bozulmasına ve kötülüklerin yayılmasına yol açabilecek durumlar karşısında gevşeklik göstermemek gerekir.

Nitekim Peygamberimiz (asm) Allah’ın sınırları çiğnendiği zaman öfkelenir ve hatta gerektiğinde ceza verirdi.

Öfke aklı örtmemeli, insanı kontrolden çıkarmamalıdır. Kontrol edilemeyen, ayetin ifadesi ile yutulamayan öfke zarar verir. Bütün olumsuz duyguların tavan yaptığı bir atmosferde insanın yapamayacağı ve söyleyemeyeceği şey yoktur. Yersiz ve gereksiz öfkelenen ve kendisini kontrol edemeyen kimse kardeşlerinin hakkına girebilir, kalp kırabilir. Dünya ve ahirette omuzunda yük olacak bir söz veya eylem ile kendi yükünü ağırlaştırabilir.

Demek ki, öfkelenme anlamındaki hadis-i şerifte, “öfkene uyma, öfkeni kontrol etmeyi öğren ve öfkeni öfkelenmesi gereken yerlerde kullan” demek istenmiştir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet