Değerli kardeşimiz,

Kuran’ı okumak en azından dil ve dudakların, harflerin çıkış noktalarına temas etmesiyle olur. Dil ve dudaklar hareket etmeden içinden okumak okuma değildir ve namazda okuma farzı yerine gelmiş olmaz.

İnsanın okuduğunu kendisi duyacak kadar okumasının gerekli olup olmadığı konusunda mezhepler arasında ittifak yoktur. Başkalarının kıraat ve huzuruna zarar vermeyecek ölçüde kendi duyarak okumak tercih edilmelidir.

Açıktan kıraat başkalarının duyacağı bir sesle okumaktır.Hanefî mezhebinde kıraati açıktan okumanın en alt sınırı olarak, imamın arkasındaki ilk safın duyabileceği ölçü belirlenmiştir.

Gizli okumanın en alt sınırı dilin hareket etmesi, en üst sınırı ise sadece okuyanın kendisinin duymasıdır.

Malikiler birinci, diğer mezhepler ise ikinci ölçüyü esas alırlar.

Dil de hareket ettirilmeden kıraatin içinden ve sessiz okuma, zihninden tekrar etme şeklinde yapılması sözlükte de kıraat olarak adlandırılmadığından yeterli sayılmaz. Bu görüş İsra suresinin 110. ayetiyle ve nüzul sebebine dair yapılan rivayetle de desteklenir (bk. Buhari, Tefsir, 17)

Yirmi yedi yıllık namazın kazasında güçlük vardır. Zorlanmadan yapılabilen miktarı kaza edilir ve tamamının kazasını yapmaya niyet edilir, kazalar tamam olmadan ölüm vaki olursa iş Rahîm ve Rahman olan Allah’a kalır ve onun sonsuz rahmetinden bu niyeti kabul edeceği ümit edilir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet