Değerli kardeşimiz,

Namaz kılmak elbette çok önemlidir. İslam dininde imandan sonra gelen bir konudur.

Fakat şunu biliyoruz ki, İslam’a göre, tam kâfir, tam mümin (iman ile salih ameli birleştiren) insanların yanında bir de imanı olduğu halde hem iyilikleri hem de kötülükleri olan insanlar vardır. (bk. Tevbe, 9/102; Fatır, 35/32; Vakıa, 56/107-112)

– Bir insanın iyi veya kötü olması, taşıdığı vasıflarla doğru orantılıdır.

Mesela: Bir insan eğer hayatı boyunca hep kötü şeyler yapmışsa, bu adam “kötü adam” damgasını yemekten kurtulamaz.  

Şayet bir adam hayatı boyunca hep iyi işler yapmışsa, bu adama da herkes “iyi adam” nazarıyla bakar.

Başta peygamberler, olarak asfıya ve evliya makamında olanlar bu “iyi insan” unvanıyla anılır.

Şayet bir insan hayatının karelerinde hem iyilik hem de kötülük varsa-ki genel olarak insanların durumu böyledir-, bu takdirde, bu adamın ağır basan tarafına bakılır. Şayet iyilikleri fazla ise, “iyi insan”, kötülükleri fazla ise, “kötü insan” sınıfına girer.

Mutlak adalet ve merhamet sahibi olan Rabbimiz de bu ölçüyü ön görmüştür:

“O gün kimin iyilikleri mizanda ağır basarsa onlar kurtulacaklar. Kimin iyilikleri tartıda hafif kalırsa, işte kendilerini ziyana sokanlar, cehennemde ebedî kalanlar onlar olacaklardır.”(Mü’minun, 23/102-103)

– Bediüzzaman Hazretlerinin şu tespitleri konumuza ışık tutmaktadır:

“Cenab-ı Hak âhirette muhasebe-i a’mal düsturuyla, adalet-i Rabbaniyesini, hasenat ve seyyiatın müvazenesiyle gösteriyor. Yani hasenat racih ve ağır gelse, mükâfatlandırır, kabul eder; seyyiat racih gelse cezalandırır, reddeder. Hasenat ve seyyiatın müvazenesi, kemmiyete bakmaz, keyfiyete bakar. Bazı olur, bir tek hasene bin seyyiata tereccuh eder, afvettirir.”(bk. Mektubat, s. 445)

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet