Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetin meali şöyledir:

“Sizde bulunanlar tükenip gider, ama Allah’ın katındakiler kalıcıdır. Asla kuşkunuz olmasın ki, güçlüklere göğüs gerenlerin ecirlerini, yapmış olduklarının daha da güzeliyle vereceğiz.”(Nahl, 16/96)

“Bu ayetten ne kötülük yaparsanız onu görürsünüz.” manasını açık bir şekilde göremiyoruz. Ancak dolaylı bir şekilde “hem iyilik hem kötülük yapmanın karşılığı orada görüleceğine dair” bir mana anlaşılabilir.

Kaldı ki, bu konuda çok açık ayetler vardır. Özellikle;

 “Kim zerre miskal hayır işlerse onu görür, kim de zerre miskal şer/kötülük işlerse onu görür.”(Zilzal, 99/7-8)

mealindeki ayetlerde bu husus çok açık bir şekilde vurgulanmıştır.

Fakat Muhyiddin-i Arabi Hazretlerinin bu ayetlerle ilgili çok orijinal bir açıklaması vardır. Ona göre, ayette “kötülük yapanların mutlaka ceza çekeceklerine” dair bir hüküm değil, belki “günahın kendisini göreceklerine” dair hüküm vardır. Çünkü orada kendilerine günahları gösterildikten sonra affedilen insanlar da vardır.

İnsanlar genellikle vaadlerini ve yeminlerini maddi ve dünyevi menfaatleri yüzünden bozarlar. Halbuki bu küçük ve geçici menfaatlere aldananlar, Allah nezdindeki daha değerli ve üstelik son bulmayacak olan nimet, lütuflardan mahrum kalmaktadırlar. İnsanın maddi ve biyolojik talepleri, ihtirasları, kompleksleri, onun sağlıklı düşünmesini, akıl ve vicdanının sesini dinlemesini engelleyebilmektedir.

Bu engel ancak ihtiraslara karşı konularak aşılabilir; Allah’ın vaad ettiği tükenmeyen lütfuna ve dolayısıyla, mutluluklara da ancak bu sayede ulaşıla­bilir.

Bunun için bu ayette “Asla kuşkunuz olmasın ki, güçlüklere göğüs gerenlerin ecirlerini, yapmış olduklarının daha da güzeliyle vereceğiz.” buyurulmuştur.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet