Değerli kardeşimiz,

Kuran’da genellikle canlı bir olaydan ötürü hükümler konulur. Böylece, hükümlerin hikmeti, gerekçesi, önemi daha iyi anlaşılmış olur. Fakat buna mukabil “Sebeb-i nüzulün hususi olması, hükmün umumi olmasına mâni değildir.” şeklinde bir kural konulmuş ve yanlış anlaşılmanın önüne geçilmiştir.

– Bu sebeple, ilk planda çok eşliliğin gerekçesi yetim kızların hukukunu korumaya yönelik olsa da “çok evlilik” İslam’da meriyete giren bir prensiptir, bu durum vacip olmadığı gibi, belli şartlara bağlı olduğu da bilinmektedir. İlgili ayette de buna işaret edilmiştir.

– Hz. Ömer, Hz. Ali gibi zatların çok evliliği, diğer insanlardan çok farklı değildir. Zaten bunun dört sınırı vardır. Bilmediğimiz bunun birçok hikmet olabilir. Fakat evvela bu gibi büyük zatlara hüsnü zan etmek gerekir. Hz. Ali gibi, çok abid ve zahit bir hayat geçirdiği dünya-âlemce bilinen bir şah-ı evliyanın sırf şehevi duygularını tatmin etmek adına çok evlilik yaptığını düşünmek, sosyolojik, psikolojik hatta ekonomik yönleriyle bağdaşmaz. 

– Sonra şöyle düşünmek mümkündür:

Evliliğin asıl maksadı, Allah’a salih kullar, Hz. Peygambere (asm) erdemli ümmet yetiştirmek, insanlık ailesinin müspet sabitelerine katkı sağlamak vs gibi amaçları olduğunu düşünmek de göz ardı edilmemesi gereken bazı noktalardır.  

– Bir erkeğin himayesinde yaşamaya çok muhtaç olan bir kadınla evlenmelerini de düşünebiliriz ki, bu bir fedakârlıktır.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet