Değerli kardeşimiz,

Bahsettiğiniz empati veya karşı tarafa duyarlılık, insanda mevcut olan, fakat çevresel koşullar ve eğitim neticesinde ortaya çıkan bir kabiliyettir. Bireyin daha evvel duyarsız olduğu bir hususta, benzer deneyimleri üzerinden karşı tarafa duyarlılık göstermesidir.

Bu anlamda bazı hadis-i şerifler var ki iki cins arasında deneyimlenmesi imkansız olaylarda bile bir köprü vazifesi yapmaktadır.

Örneğin bir erkeğin doğum yapan bir kadını anlaması imkansızdır. Fakat hadisi-i şeriflerde doğum sancısını farklı rivayetlerde kulak ağrısı veya kemik ağrısı gibi bir erkeğin de deneyimleneceği acılar üzerinden tarif etmesi çok anlamlıdır.

Bu bir penceredir. Kişi bu hadislerle kazandığı çerçeveyi gerek bir çocuğa gerek başka bir hayat karesinde olan insanlara karşı nasıl empati yapıp onunla iletişim yollarını tesis etme adına kullanabilir.

Nitekim Efendimiz (asm) “güvercini vefat eden çocuğa taziyeye gitmesi” bunun muhteşem bir örneğidir.

Elhasıl bu bir yetenektir. Hepimiz bu hususta imtihandayız. Öyle olmasa Efendimiz (asm)’in güzel ahlak sınıfına giren bu ve benzeri kabiliyetlerin, yarın kefe-i mizanda en ağır ameller sırasına gireceği ifade edilmezdi.

Kişinin dini bilgisi bu hususta gerekli ama yeterli değildir. Neyin güzel ahlak olduğunu bilmek ardından bunu tatbik hususunda ciddi bir gayret göstermek vazifemizdir.

Ve elbette ahirette değerlendirmeler de buna göre yapılacaktır.

Hatta bu zamanda sair din mensupları ile iletişim kanallarımızın iman ve itikat sahaları olduğunu nazara alırsak, ciddi bir mesuliyet altında olduğumuz da unutulmamalıdır.

İlave bilgi için tıklayınız:

– Farkındalık hakkında bilgi verir misiniz? Dinimiz bunun hakkında ne söylüyor?

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet