Değerli kardeşimiz,

Evde, iş yerinde veya bulunduğumuz herhangi bir ortamda, gerekli olmayan eşya bolluğunun zararları her zaman tasavvufun konusu olmuştur; ancak günümüzde fazla eşya ile huzur arasındaki ilişki psikoloji biliminin de konusu olmaya başlamıştır.

Bu çerçevede konu psikoloji ve tasavvufi açıdan farklı yönleriyle ele alınmaktadır.

Psikolojik Açıdan Fazla Eşya Zihinsel Yüktür

Kalabalık, düzensiz ve eşyayla dolu ortamlar, beyni sürekli uyarır. Bu da dikkat dağınıklığı, huzursuzluk, hatta anksiyeteye sebep olabilir.

Ayrıca aşırı eşya, aşırı uyarıcı demektir ki, bu zihinsel yorgunluğa neden olmaktadır.

Eşya azaltıldığında zihinsel ferahlık ve odaklanma artar. Bu yüzden “Sade ev, sade zihin.” felsefesi birçok insanın psikolojik olarak daha iyi hissetmesine yol açar.

Kısacası “Kullanmadığın her şey sana yük olur.” anlayışıyla hareket etmek en faydalı olandır.

Fazla eşya aynı zamanda tüketim kültürünü de artırır, bağımlılık ve tatminsizlik doğurur. Bu durumda mesela “bir şeyler eksik” hissi hiç bitmez ve tüketim döngüsü başlar.

İslam Her Zaman Sadeliği Tavsiye Etmiştir

İslam, her durumda sadeliği tavsiye etmiş, gösterişten, şatafattan ve fazla eşya biriktirmekten uzak durmaya davet etmiştir.

Bu çerçevede Kur’an ve hadislerde eşya biriktirme ve lükse karşı müminler uyarılmaktadır. Mesela:

“Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”(A’râf, 7/31)

Peygamber Efendimiz (asm) de şöyle buyurur:

“Dünyada bir garip ya da yolcu gibi ol.” (Buhârî, Rikâk 3)

Bu da demektir ki: Müminin eşyayla değil, hâl ile yaşaması makbuldür. Çünkü eşyaya bağlanmak, aynı zamanda dünyaya bağlanmanın bir yansımasıdır. Bundan dolayı tasavvuf ehli, “kalpte yer etmesin” diye az eşya ile yaşamayı tercih etmiştir.

Kısacası ihtiyaç kadar yaşamak hem İslami bir tavsiye hem de modern yaşamda bir denge yöntemidir.

Yani evdeki eşyalar rahatlatmıyor, aksine boğuyorsa, en doğrusu onların sayısını veya yerini değil, hayatımızdaki yerini sorgulamaktır.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet