Değerli kardeşimiz,

kle ifade edelim ki, Peygamberlerin en önemli özelliklerinden biri, bizim gibi birer insan olmalarıdır. Gerçi onlar peygamberliklerini ispat için mucize gösterirler, ama onların her halleri mucize değildir. Eğer öyle olsaydı, insanlar itirazı basar, “Biz onlara ulaşamayız, onlar gibi olamayız” derlerdi. Onun içindir ki, peygamber, bizim gibi bir insanın taşıyabileceği bütün özelliklere sahiptir. Bir insan gibi yer, içer, kalkar, yatar, acı duyar, sevinç duyar.

Şayet Peygamber Efendimiz (asm) her hâli ile mükemmel olup harikulade bir hayat yaşasa idi, bize rehber ve imam olamazdı.

Ayrıca, mucizelerin ve ilahi yardımın zamanı ve şekli, Allah’ın takdirine bağlıdır. Tarih boyunca, Allah belirli dönemlerde ve olaylarda peygamberlerine ve onların kavimlerine mucizeler göndermiştir. Fil hadisesinde olduğu gibi, Ebrehe’nin ordusuna karşı gönderilen Ebabil kuşları, o dönemde Kâbe’yi ve tevhidin simgesini koruma amacı taşımaktaydı.

Şu halde, Allah dilerse Peygamberlerine mucizeler ikram ettiği gibi, bizlere de kerametler ihsan eder. Ancak her olayda keramet beklemek Allah’ın kanunlarına da Peygamberimizin sünnetine uygun değildir.

Unutmamak gerekir ki, Allah her şeyi kendi ilim, hikmet ve tedbiri çerçevesinde yaratır. “Siz ilimden çok az şey verildiniz.” (İsra, 85) mealindeki ayet ile “Allah’ım, senin bize öğrettiğinden başka bir şey bilmiyoruz.” (Bakara, 30-31) mealindeki ayete ve benzerlerinde insanların haddini bildirilmiştir.

Bu açıdan buna benzer soruları çoğaltmak pek mümkündür. Örneğin; “Allah neden Uhud savaşında Peygamberinin dişinin şehit olmasına izin verdi, hiç kuş yok muydu? Bedir savaşında meleklerle desteklediği İslam ordusuna neden Uhud savaşında aynı desteği vermedi?” gibi soruları çoğaltmak mümkündür.

Bununla, mealleri verilen ayetlerde bu soruya cevap teşkil eden bir kaç tane hikmetten de söz edilmiştir:

“Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız bilin ki o topluluk da benzeri bir yara almıştı. O günleri biz insanlar arasında döndürüp duruyoruz ki Allah gerçek müminleri ortaya çıkarsın ve uğrunda şehitleri olsun diye. Allah, zalimleri sevmez. Bir de Allah, iman edenleri günahlardan arındırmak, kâfirleri de yok etmek için böyle yapıyor. Yoksa içinizden Allah cihad edenleri ve sabredenleri belirlemeden cennete gireceğinizi mi sanıyordunuz?” (Al-i İmran, 14-142)

Bu ayetlerde Müslümanların her zaman Ebabil kuşları tarafından desteklenmemesinin hikmetlerinden da bahsetmektedir.

Günümüzde de Allah,  kullarına yardım etmektedir; ancak bu yardım her zaman gözle görülen mucizeler şeklinde olmayabilir. İman edenlerin kalplerinde huzur ve güven sağlayacak pek çok manevi destek vardır. Ayrıca, her toplumun ve dönemin kendine özgü koşulları vardır. Allah, her zaman en iyi olanı bilir ve en uygun olanı dilediğinde yaratır.

Bu nedenle, geçmişte yaşanan mucizeler ile günümüzdeki olayları karşılaştırmak, Allah’ın hikmetini tam olarak anlamak açısından zayıf kalabilir. Her dönemde ve her durumda, inananların sabır ve metaneti önemli bir yer tutar. Allah her an, her yerde ve her durumda yardımcıdır; ancak bu yardımın şekli, O’nun iradesine bağlıdır.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet