Değerli kardeşimiz,

Önce hesabı-kitabı yapmamakla yanlış bir yol takip etmişsiniz demektir. Bu durumda arkadaşınızla birlikte oturup onu da tatmin edecek şekilde, size de zarar olmayacak tarzda bir anlaşma yapılabilir.

Her hangi bir şirkete ortak olan kişi, sahip olduğu hisseyi temsil ettiği ölçüde, ilgili şirketin kâr ve zararına ortak olur. Şirketin meşguliyet alanı, dinen yasaklanmış işler olmadıkça, bu hisse sahibi belirli süreler sonunda dağıtılan kâr payını hissesi ölçüsünde almasında dinen bir sakınca yoktur. Ancak ortaklardan birinin veya bir kısmının, şirketin kar veya zarar etmesine bakılmaksızın, belirli bir meblağ alması İslâmî hükümlere göre caiz değildir.

Bu itibarla, şirketinize ortak olan kişinin hissesi, öncelikle oran itibarıyla belirtilmeli kar veya zararı, o ölçüde takdir edilmelidir.

Ayrıca, bu tür konularda her iki tarafı da dinlemeden hüküm vermek doğru olmaz. Özellikle konu münakaşa mevzuu olmuşsa, en iyisi birlikte güvendiğiniz bir bilirkişiye veya müftüye gidip durumunuzu anlatırsınız. Gerekirse şahit götürürsünüz. O da sizi ve şahitleri dinledikten sonra bir karara varıp aranızı bulur. Her halükârda uzlaşmak en uygunudur.

Dünya malı münakaşa etmeye değmez! Özellikle ahirete iman etmiş kimselerin kul hakkına âzami derecede dikkat etmesi kadar tabii bir şey olamaz. Karşılıklı rıza çerçevesinde işi tatlıya bağlamak, ferasetli müminin işidir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet