Değerli kardeşimiz,

Kuran’da namazın müminler için vakitleri belirlenmiş bir fariza olduğu ifade edilmiş (bk. Nisâ 4/103), bu vakitlere açık şekilde veya işaret yoluyla değinilmiştir. (bk. Bakara 2/238; Hûd 11/114; İsrâ 17/78; Tâhâ 20/130; Nûr 24/36; Rûm 30/17-18; İnsân 76/25)

Bununla birlikte namaz vakitleri daha çok Hz. Peygamber (asm) Efendimizin fiil ve sözleriyle açıklık kazanmıştır. Beş vakit namazın farz kılınmasının ardından Hz. Cebrail Resûl-i Ekreme gelerek imamlık yapmış ve birinci gün namazları ilk vakitlerinde, ikinci gün son vakitlerinde kıldırarak başlangıç ve bitiş zamanlarını göstermiştir(bk. Tirmizî, Salat, 1; Ebû Dâvûd, Salat, 2)

Hz. Peygamber’in (asm) hadislerinde bulutlu ve açık günlere dair ifadeler bulunmakta olup günümüzde olduğu gibi namaz ve oruç gibi ibadetlerin vakitleri Güneş ve Ay’ın hareketlerine göre tayin edilmekteydi. Bu bağlamda Güneş’in gün içerisindeki konumu, gölge boyları gibi gözlenebilecek alamet ve işaretlere göre namazlar eda edilmekteydi. Nitekim saatin olmadığı dönemlerde insanların vakitlerden tamamen bihaber olduğunu iddia etmek mümkün değildir.

İlmihallerde “Namaz” başlığı altında namazların vakitleri anlatılırken takvimlerde belirtilen saat aralıkları değil, Güneş’in konumuna göre namazların vakitlerinin nasıl girip nasıl çıktığı anlatılmaktadır.

Dolayısıyla bir Müslümanın yanında takvim ve saat olmasa dahi namaz vakitlerinin alametlerini bilmesi ve ona göre namazlarını eda etmesi gerekir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet