Değerli kardeşimiz,

– Allah dilediğine dilediğini bildirebilir. Örneğin, Hz. Musa’ya bildirmediği bazı bilgileri Hz. Hızır’a bildirmiştir.

– Peygamberlik görevinin dışında kalan bazı hususları diğer bazı kullarına bildirmesi, derecelerde bir değişikliğe sebep olmaz. Küllî fazilet ve üstünlük elbette peygamberlere aittir. Fakat hususi ilham telefonuyla salih kullarının kalbi ile özel bir iletişim kurması, peygamberlere (gerek olmadığı için) bildirmediği bazı bilgileri (ihtiyaçlarına binaen) onlara özel olarak bildirmesi mümkündür ve vakidir. 

Nitekim, Bedir savaşı öncesi Hz. Peygamber (asm) bir yerde karargah kurmuştu. O zaman, otuz üç yaşlarında bulunan Hubab bin Münzir ayağa kalktı ve “Ya Resulallah! Burası, sana Allah’ın emrettiği, bizim için ileri gidilmesi veya geri çekilmesi câiz olmayan bir yer midir? Yoksa, şahsi bir görüş neticesi, bir harp tedbiri olarak mı seçildi?” diye sordu. Resul-i ekrem (asm) Efendimiz, “Hayır! Şahsi bir görüş neticesi, bir harp tedbiri icabı olarak seçildi.” buyurdu.

Bunun üzerine Hubab şöyle dedi:

“Ya Resûlallah! Burada karargah kurmak pek muvafık değildir. Siz, halkı hemen buradan kaldırınız! Kureyş kavminin konacağı yerin yakınındaki su başına gidip konalım. Ben orayı bilirim. Orada suyu bol ve tatlı bir kuyu vardır. Onun gerisindeki bütün kuyuları kapatalım. Sonra bir havuz yapıp onu su ile dolduralım. Sonra da müşriklerle çarpışalım. Biz, susadıkça havuzumuzdan içeriz. Onlar su bulup içemezler. Zor duruma düşerler.”

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (asm) “Ey Hubab, doğru olan görüş senin işaret ettiğindir.” buyurarak hemen ayağa kalktı, bunu gören mücahitler de derhal ayağa kalktılar ve bildirilen yere gidip konakladılar… (ِİbn Sad, Tabakat, 3/427; Ahmed Zeyni Dahlan, es-ٍSîretu’n-Nebeviye,1/196)

Son Peygamber olan Hz. Peygamber Efendimiz (asm)’den sonra vahiy kesilmiştir.

Ancak, veli kullara ilham ile bazı hakikatler bildirilmiş olabilir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet