Değerli kardeşimiz,

Olağanüstü kabiliyetli ve sanatkâr bir mimar düşünelim, eşi emsali görülmemiş muazzam bir saray yapsın ve akabinde yıksın…

Veya muhteşem bir hattat düşünelim, uzun müddet emek verdiği eşsiz bir eserini bitirdiğinde çöpe atsın..

Veya aynı şekilde bir ressam düşünelim, birbirinden değerli resimleri yapıp yapıp, bitirdikçe yırtsın ve imha etsin.

Nasıl ki bu misaller ve ilave edebileceğimiz benzerleri, Allah’ın isim ve sıfatlarından yok hükmündeki bir üflemesinden oluşan insan için akıl dışı ise, bu kainatı ve bahusus bu dünyayı evvela kendi nazarıyla sonra da gayrın nazarıyla seyretmek için o mutlak kemaldeki isim ve sıfatlarına bir meşher, sergi yeri olması amacıyla halk etmiş olan Cenab-ı Hak için de sonsuz kere akıl dışı olacaktır.

Hepsi gözümüzün önünde olan kainattaki ve dünyadaki bunca karışıklık içerisinde görüyoruz ki muazzam ötesi bir düzen var; cansız maddelerden, nebatata, hayvanlardan kuşlara, balıklara kadar işini şaşıran yok, bırakan yok, karıştıran yok…

Böyle muazzam bir düzeni yaratan Halık-ı kainatın -haşa-batıl ve abesle iştigal etmesi asla düşünülemez.

Madem batıl ve abesle iştigal edemez, demek söyledikleri doğrudur.

Madem söyledikleri doğrudur, Cenab-ı Hak kullarını asla kandırmaz.

Madem kandırmaz, isim ve sıfatlarından tutalım, başka hangi konuda olursa olsun söylediği her şey doğrudur ve haktır, aksi düşünülemez.

Evet.

Kur’an-ı Kerim’in de baştan sonra doğru ve hak bir kitap olduğu, her ayetinin birbirini teyit ettiği ve akla gelebilecek her konuya temas edip hükümler vermesine rağmen 1400 senedir içinde hiçbir çelişkinin bulunamaması ve kendine has muazzam belagati de ispat eder ki, böyle bir kitabın müellifinin yarattığı kullarına yalan söylemesi veya kandırması imkan dahilinde değildir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet