Değerli kardeşimiz,

Allah Kur’an’da şöyle vaad ediyor; 

“Biz hiçbir toplumu kendilerine uyarıcılar göndermeden helak etmemişizdir!”(Şuara, 26/208)

“Rabbin karyelerin ana yerleşim merkezlerindeki halka ayetlerimizi okuyan bir resul göndermedikçe helak edecek değildir. Zaten biz halkı zalim olanlardan başka şehirleri de helak etmeyiz!”(Kasas, 28/59)

“Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size ayetlerimi doğru bir şekilde anlatan ve size bu gününüzle karşılaşmanız hususunda uyaran resuller gelmedi mi?

Onlar da: ‘Kendi aleyhimize şahitlik ederiz!’ derler.

Dünya hayatı onları aldatıp hırsa düşürdü ve kendi aleyhlerine kâfir olduklarına bizzat şahitlik ettiler.

Gerçek şu ki halkı gafilken, Rabbin karyeleri helak edecek değildir!”(Kasas, 28/130-131)

Dolayısıyla hiçbir kavim âdetullah gereği kendilerine peygamber gönderilmeden helak edilmiş veya edilecek değildir.

Son Peygamber Hazret-i Muhammed (asm) sonrası ise durum farklı olacaktır. Artık ahir zamana girmiş olunması ve kıyamete iyice yaklaşılmış olması sebebiyle, onunla gönderilen son ve nihai mesaj olan Kur’an ve onu tebliğ eden Peygamberin (asm) sünneti bütün insanları kapsamaktadır. Özellikle de günümüzde bu mesajdan haberdar olmamak neredeyse imkansızdır.

Gene de İslam’dan gerçekten habersiz olarak vefat etmiş kişilerin ve zaman ve mekandan münezzeh olan Allah’ın bizim kavrayamayacağımız mutlak ilmiyle olmuş, olan ve olacak her şeyi bilmesi kader bahsine taalluk eder.

Kader de ilim nevindendir. 

Yani nasıl ki bir küçük çocuğa “Evladım, prizle oynama çarpılırsın!” dersek ve çocuk prizle oynayıp çarpılırsa, “Sen bildiğin için ben çarpıldım!” diyemez, çünkü bizim ilmimiz o çocuğun fevkindedir,

Aynen öyle de Allah’ın bir konuyu sonsuz ilmiyle bilmesi bizim için bir baskı unsuru oluşturmaz. 

Konuyu kader bahsi olarak incelemek isterseniz, gerek bunu sitemizde gerekse www.feyyaz.tvsitemizdeki gayet tatmin edici videolardan izleyebilirsiniz.

Öte taraftan Allah’ın Firavun kavmini peygamber sonrası hemen helak etmemiş olması da gene âdetullah gereği Kur’an’ın aşağıdaki gibi birçok ayetinde, uyarı sonrası insanlara müddet vermesinin gereğidir.

“Öyleyse inkâr edenler kendilerine mühlet vermemizin haklarında sakın daha hayırlı olduğunu sanmasınlar. Onlara ancak günahlarının artması için mühlet veriyoruz. Onlar için aşağılayıcı bir azap vardır!”(Âl-i İmrân, 3/178)

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet